Pek çok insan takım sporlarının zorluğundan bahseder. Bir takımdaki oyuncuların birbirine ayak uydurması zordur. Voleybola başlamadan önce bende aynı düşünceye sahiptim. Hatta takım sporlarından korktuğumu bile söyleyebilirim. Bana göre benim başarısızlığım kimseyi etkilememeliydi. Benim yanlışım kimseye engel olmamalıydı. Müsabakaları kaybetmiş olsam da bunu tek yapmalıydım.
Voleybola başladıktan sonra birçok şey öğrendim. En başta da bu düşüncelerim yanlış olduğunu. Hatalarımı telafi edecek, düştüğüm zaman elini uzatan, sakatlandığımda gerektiğinde bütün gücüyle beni taşıyan, hep yanımda olan, müsabakaları kazandığımızda sevincimi, kaybettiğimizde üzüntümü paylaşabileceğim takım arkadaşlarımın olması gerektiğini ben voleybolla öğrendim. Arkadaşlığı, kardeşliği, dostluğu, birlik ve beraberliğin nasıl olduğunu ben bu ortamda gördüm. Daha da önemlisi çalışmanın bana neler kazandıracağını, çabalarımın karşılığını her zaman alacağımı öğrendim.
Voleybola başlayalı iki sene oldu. Hayatımın belki de en güzel günleri bu iki sene içinde voleybolla geçti. Benim için en önemlisi de bana güvenen, bir hata yaptığımda bu hatamı telafi edeceğime inanan, voleybola başladığım ilk günden bugüne kadar destek olan antrenörlerimin olması. Bu konuda çok şanslı olduğumu biliyorum. Voleybol oynamak da bu takımın içinde yer almakta bana her zaman mutluluk verdi. Bu yüzden girdiğim antrenmanlardan, gittiğim maçlardan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadım, duyacağımı da sanmıyorum.
Eda YAĞIZ